26 Ağustos 2008 Salı

Kuşadası 2008



Bu sene Kuşadasına gidişimiz benim çalışmamdan dolayı biraz geçe kaldı. Ama sonuçta yine bir Kuşadası macerası yaptık:) Üstelik bu kez İstanbuldan misafirlerimizle birlikte. Oldukça güzel ve çabuk geçen bir tatildi bu seneki. Kalabalık olunca tabiiki daha zevkli geçiyor. 5 gün adada kaldık. Lara ve misafirimiz Alkım çok iyi anlaştılar, bol bol havuz keyfi yaptılar. Alkım'ın ilk havuz deneyimiydi ama çabuk alıştı. İlk gün bizi seyretti sadece, ne yaptıysak suya sokamadık. 2. gün babasının kucağında suya girdi ve resmen bayıldı:) Kollukları ve can yeleğiyle oldukça hazırlıklıydı ve bıraktı kendini sulara. İlk seferde bu kadar rahat bir şekilde kendini suya bırakıp ayaklarını çırpıp yüzmesine çok şaşırdım doğrusu.
İşte Kuşadası resimlerimiz:)))

Akşam Toplantısı:)

Lara artık odasında biraz daha fazla zaman geçiriyor. Artık büyüdüğünden midir yoksa odasını biraz değiştirip oyuncak dolabı alıp yatağını büyütmemizden midir bilemiyorum ama odasına biraz daha ilgi göstermeye başladığı kesin:)

Geçenlerde bir gece baktım bizimki ortadan kayboldu, hiç ses de yok. Bu gibi durumlarda kesin bir vukuat vardır diye korkuyorum. Çünkü minik cadımı tanıyorum:) Dedim bir bakayım ne yapıyor yine bizimkisi. Bir baktım odasında yere oturmuş, bütün peluş oyuncaklarını sıralamış, ortaya da saç tokalarının bulunduğu minik sepeti almış, oyuncakların kafalarına çeşit çeşit tokalar takıyor:)) Manzarayı görünce gülmekten bayılıyordum az kalsın. Dur dedim hemen resminizi çekeceğim, önce bir kızdı henüz hazır değillermiş çünkü. Tamam dedim beklerim sen seslen bana. Bir süre sonra bizimki seslendi. Kendisi de pozunu verdi. "Çek hadi bizi" dedi:))) İşte çıkan manzara bu:)))

29 Temmuz 2008 Salı

Kediler ve Lara Su:)


İşte bizim evin ayrılmaz üçlüsü:))))

Gerçi pek üçlü olamıyorlar çünkü Fıstık pek fazla Lara ile içli dışlı olmayı sevmiyor:) eeee haklı kız şimdi bişey diyemiyorum. Fıstık kızım zaten sadece benim kucağıma gelir. Ama Fındık oğlumuz Lara ona ne yaparsa yapsın peşinden ayrılmıyor:))) Sürekli ayaklarının dibine gelip yatıyor. Lara da onun üstüne yatıyor tabiiki. Arada kuyruktan çekiliyor, pat diye kucaklanmaya çalışıyor ama Fındık ısrarla Lara'ya sürünüp duruyor:)))

Şimdi yeni marifetimiz, kendi yatak odasından yada bizim yatak odamızdam kedilerin balkonuna açılan pencereleri açıp, kedilerin en çok sevdiği pencere önüne çıkıp, pencereyi de kapatıp o daracık yerde onlarla oturmak:)) Durum aynen resimlerde görüldüğü gibi yani:))

Sonunda Oyuncak Dolabı Aldık:)


Yani ne zamandır istiyordum şu olayı. Ancak kısmet olabildi almak:) Taaa geçen ağustosta Ankaraya Pınarcığımızın evine gittiğimizde Arduşun odasında duruşuyla, işleviyle çok hoşuma gitmişti bu alet:) Ama ne çareki bir türlü İkea'ya gidip almak kısmet olmamıştı. Neyse sonunda tüm şartlar tamamlandı kardeşim kandırıldı(arabasıyla taşıttıracağız ya dolabı:) ) vee bir cumartesi iş çıkışı İkea'ya gidildi. Çok hızlı bir İkea turundan sonra, asabi kardeşim yüzünden hiçbirşeye bakamadan, sadece dolabımıza odaklanarak alışverişimizi yaptık. Öyle güzel şeyler varki, hiçbir şeye bakmayacağız dememize rahmen sadece turlamak bile 1 saatimizi aldı.

Turlama sonucunda alacağımız ürünün kodlarını alıp indik depo bölümüne, amaninnn ne ağırmış paketi. İskelet kısmını bulduktan sonra asıl sorun oyuncakların içine konulacağı renkli plastik çekmeceleri bulmak oldu. Beyaz, yeşil, pembe renklerinden bol miktarda vardı fakat mavi renkte istediğimiz boyutlarda plastiklerden yoktuuuu. Uzunca bir süre arayıp sinir olduktan sonra 2 küçük mavi ile idare etme kararı alıp kasaya yöneldik. Bu aşamada devreye sevgili öğrencim Canan girdi. O gün izinli olmasına rağmen yine de ne yaptı etti ve ürünleri indirimli almamı sağladı. Sağolsun valla.

Neyse eve geldik, babamızı aradık ama o gece geç geleceği tuttu işte. Benim de beklemem mümkün değil. Bir heves açtık kutuyu Lara ile ve kurmaya başladık. Lara çok eğlendi ama ben çok yoruldum vidaları iyice yerlerine oturtup sıkıncaya kadar:) Ama değdi ve eserimiz ortaya çıktı. Tabi tek başımıza Lara'nın odasına taşıyamadık. Böylece salonun ortasında bir oyuncak toplama ünitemiz oldu:)))

Sonraki hafta sonu da Laranın odasını yerleştirdik, yatağını büyüttük, yerini değiştirdik. Oyuncak toplama ünitesini de yerleştirince Lara pek beğendi. Artık burada oynayabilirim dedi:)) İNŞALLAHHHH bakalım:)

18 Temmuz 2008 Cuma

SPOR ZAMANI!!! :)

SPOR ZAMANI.... Rahatsız etmeyelim LÜTFENNN...

Küçük halamızın spor aletleri Lara Su ve Burak'ın favori oyuncakları tabiiki:) Salona ne zaman geçsek hemen bisikletin tepesinde ikisi de. Minick boylarına rağmen o sert pedalleri nasıl çeviriyorlar anlatamam:) Bazen bisiklet tepesinde çalışıyorlar, bazen step yapıyorlar, bazen deağırlık kaldırıyorlar:))) Çok yoğun çalışıyorlar yanii. Eeee zaman böyle, erkenden başlayalım spora. Vücutlarımız güzel ve sağlıklı olsun:))

Dedelerde Doğumgünü 2. Kutlaması! (13.07.2008)




Dedem, babaannem, halalarım ve Burak olmadan bu yaş günü bitmez:)))


Okuldaki 4. yaşgünü kutlamamızdan sonra pazar gününü dört gözle bekledik. Çünkü 3 senedir doğum gününü kutlarken dedelerinin yanında olmasına alışmıştı Lara. Doğal olarakta bu sene okulda kutlayınca bir boşluk hissetti. Hatta okuldaki doğum günü sırasında bile "Babaannem, dedem gelmeyecek mi?" diye sordu.

Biz de bu durumda hafta sonu için 2. bir doğum günü planı yaptık tabiiki.

Cumartesi iş çıkışı dedelerdeydik. Hemen hala oglu Burakla oyuna girişti bizimki. O kadar güzel anlaşıyorlarki, hani kan çeker dedikleri bu olsa gerek:))

Akşam yemeğinden sonra yarın için hazırlıklara başlamıştım bile ben. Şeftalili, jöleli pasta yapacaktım. Tüm malzemeleri de alıp getirmiştim. Kolay bir tarif olduğu için de rahatlıkla yaptım. Büyük halamız o gece düğüne davetli olduğu için Burak o gece orada kaldı. Gece yatarken halimizi görmeliydiniz:) Babamız terasta çok güzel bir esinti ile yatmayı tercih etti. Lara, Burak ve babaannemiz büyük yatakta yan yana dizilip yattılar, ben de küçük odada tek başıma yattım. Gece yarısı bir ara Lara Su yanıma geldi yattı. Ama kaçtı filan hiç bilmiyorum. Babaannesi yanlarından kalktığını bile hissetmemiş:)))


Pazar günü güzel bir teras kahvaltısı yaptık, öğleden sonra da çocukları giydirip pastamızı da hazırlayıp güzel bir kutlama yaptık:) Amaç zaten pastanın mumlarını üflemekti:))) Birkac kez mumları yakarak bol bol söndürdük:))) Sonra da pastamızı yedik. Herkes çok beğendi bu arada pastayı belirteyim yanii:)))

11 Temmuz 2008 Cuma

Bebeğim 4 Yaşında....




4. YAŞGÜNÜMÜZ...

Zaman gercekten inanılmaz hızla geçiyor. Daha dün gibi gözümün önünde Lara'mın doğduğu an. Hele de hemşire bebeğimi giydirmeye odaya götürürken bana uzatıp öpmemi istedi ya o anı hiç unutamıyorum. Dudaklarım onun yumuşacık yanaklarına ilk kez o an değmişti. İnanılmazdı.

İşte o muhteşem günden beri tam 4 sene geçti. 9 Temmuz 2008 sabahı tam doğuma girdiğim saatte uyandım. saat 6:15 idi. Saate bakınca çok şaşırdım. Sonra döndüm yanımda yatan o dünya tatlısı minik şirin şeye baktım. Doğduğu gün ki surat ifadesi, dudak şekli hala aynıydı. Kızım büyüyor ama o şirin bebeksi suratı hiç değişmiyor.:)

O gün için tüm planlar hazırdı, sabah işe gittim, işlerimi saat 16 da çıkacak şekilde ayarladım. Pasta siparişimizi 1 gece önceden halletmiştim zaten. Bu sene bir ilki yaşayacaktı çünkü sorun çıkmasını istemiyordum. İlk kez anaokulumuzda kutlama yapacaktık. Lara da günlerdir söyleyip duruyordu zaten. Saat 16:10 gibi büyük bir telaş ve panik içinde işten çıktım. Babamız da pastamızı ve pillerini şarj edemediği fotoğraf makinasını alıp okula doğru yürürken tam sokağın köşesinde karşılaştık. Pilleri şarj edemediğini duyunca benim bütün cinler tepeme geldi tabii. Neyse birkaç pil alıp hemen okula gittik. Çocuklar salonda minik masalarınının etrafına toplanmışlar bizi bekliyorlardı. Yüzleri boyanmış pek bi şeker olmuştu hepsi. Masanın en başında da doğum günü çoçuğu Lara'm....

Öğretmenimiz hemen pastayı hazırlayıp masaya getirdi. Lara'm mumları üfledi, pasta dağıtımı yapıldı. Ammmmaaa yemeden önce duayı Lara'm yaptı. Öyle şekerdi ki anlatamam. Sonra pastalar, kurabiyeler yendi, meyve suları içildi veeee hediye faslına geldi sıra. Bütün çocuklar sırayla minik minik hediyeler verdiler Lara'ya. Sonra Lara'yı ortaya alıp dans ettirdiler. Sonra biraz çizgi film ve boyama yaptılar.

Günün heyecanındanmıdır nedir bilinmez saat 18'de Lara eve gidelim uykum geldi demeye başladı. Bizde doğruca eve gittik. Evde bütün hediyeleri yere dizip inceledi oynadı, kitapları boyadı, okudu...

Gerçekten çok güzel bir doğumgünü geçirdik yani.
NİCE YILLARA BEBEĞİM...

9 Temmuz 2008 Çarşamba

Anaokulunda ilk gösterimiz:)




Kuzucuğum büyüdü de anaokuluna başladı, bir de üstüne üstlük anaokulunda gösterilere katıldı:)
13 Haziran 2008 Cuma günü okulumuzun bahçesinde yaza merhaba partimiz vardı. Genelde dışarıda bir yerde yaparlarmış her sene ama bu sene daha sıcak bir ortam olsun diye okul bahçesinde yapmaya karar vermişler. Gerçektende iyi etmişler. Bahçe zaten çok güzel. bir de güzel çardak şeklinde sahne yapmışlar:)
O gün işten nasıl çıktım, saat 19:00 da nasıl yetiştim oraya bilmiyorum valla:) Öyle bir koşuşturmaca sonunda tören yeni başlamışken yetiştim. Eşim benden önce gidip yerini almış ve çekimlere başlamış bile. Yerlere minderler koymuşlar ben de hemen uygun bir mindere kıvrıldım:) Öğretmenleri sırayla çocukları anons etmeye başladı. Bekliyoruz bekliyoruz bizimki yok. Çocukları da göremiyoruz içeride hazırlamışlar, sırayla çıkartıyorlar sahneye.
Neyse sonunda boncuk gözlümü anons ettiler hem de şiir okuyacak dediler. Bizimki çıktı sahneye ve Atatürk şiiri okudu, babasıyla biz şokta. Çünkü evde kesinlikle bize belli etmedi şiir ezberlediğini. Resmen süpriz yaptı yani:)
Sonra da arkadaşlarıyla beraber vals gösterisi için sahneye geldiler. Çok tatlıydılar hepsi yaa. Nasıl özendim hepsinin öğretmeni ben olayım diye:)

İşte ilk gösterimiz böyle geçti. Ben çok heyecanlandım açıkcası. Ağlamamak için de zor tuttum kendimi.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

Hala Oğlu Burak'ın Doğum Günü




18 Mayıs Burakcığımızın doğumgünüydü. Tam da pazara denk geldiği için 3. doğumgününü tam gününde kutlamış olduk.

Lara ile Burak arasında 10.5 ay var. Evlerimiz oldukça uzak olmasına ve çok sık görüşememelerine rağmen birbirlerini inanılmaz seviyorlar ve de çok iyi anlaşıyorlar. Biraraya geldiklerinde öyle güzel oynuyorlarki anlatamam. Birbirlerini özlediklerinde telefonlaşıyorlar hatta:)) o da ayrı bir komedi:)))) eeee akrabalık böyle bişey demek kan çekiyor:) Ayrıca onlar süt kardeşi:) Lara tüm uğraşlarımıza rağmen halasından süt emmese de Burak'ı emzirmeyi başarabildim. Böylece süt anne oldum:)

Neyse gelelim doğumgününe. Biz herzamanki gibi cumartesiden gittik Pınarbaşına. Lara ve Burak hemen hasret giderip oyuna daldılar:) Akşam annesi almaya geldiğinde kendi evine bile gitmek istemedi Burak.

Pazar günü öğleden sonra hazırlanıp Buraklara gittik. Zaten aile arasında bir kutlamaydı. Kalabalıkta yoktu. Mahalleden iki arkadaşı vardı Burak'ın. 4 çocuk balonlarla hediyelerle güzel güzel oynadılar. Burak pasta kesimine kadar dayanamayıp pastayı avuçlayarak hepimizi çok güldürdü. Kırmızı arabalı pastasını çok beğendi ayrıca:)

Kısacası güzel bir gün geçirdik. Ayrılması zor oldu tabiiki...



19 Mayıs 2008 Pazartesi

Anne Olmak....

Nasıl tarifsiz, nasıl anlaşılmaz bir duygudur anne olmak... Kendinden çok bir başkasını bu kadar çok düşünebilmek... Hayatını bile gözünü kırpmadan onun için feda etmek...

Her anneler gününde gözleri dolu dolu dolaşıyorum resmen. Bu anneler gününde Laram anaokulunda yaptığı kalbi hediye etti bana. Gerçi onun aklına geldikçe "Anneee seni çokkkk seviyorum" demesi varya, milyarlık hediyelerden bile daha değerli. Ama tabii bu minik el emeği kalp de beni ağlatmaya yetti de arttı bile:)

7 Mayıs 2008 Çarşamba

"Her çocuk bir kitap kahramanı" olabiliyormuş:)

Yine muhteşem grubumuz İzmirlianneler'deki arkadaşların tavsiyesiyle öğrendiğim güzel bir siteden ilginç bir kitap yaptırdım kızıma. Sitenin sloganı "Her çocuk bir kitap kahramanı". Bu kişiye özel kitap olayını uygulamasını yapan bir site. Siteden kitabınızı seçiyorsunuz, çocuğunuzun adı, anne-baba adı, arkadaşlarının isimlerini, kitabın sonuna eklenmesini istediğiniz notu yazıp gönderiyorsunuz. Kitabınız bu bilgiler doğrultusunda hazırlanıyor ve adresinize geliyor. Açıkcası benim çok hoşuma gitti, çünkü kitabın içinde kızımın ismini görmek çok hoş:) Şimdilik okuma yazma bilmiyor ama eminimki ileride bu kitabı okuduğunda Lara'nın da çok hoşuna gidecek kitap kahramanı olmak:)))

siz de siteyi bir inceleyin derim; www.pipapipa.com

30 Nisan 2008 Çarşamba

İnsanın kızı olmalı...:)))




Her ne kadar annesi bu kadar hamarat olmasa da Lara bayaaa hamarat bir hatun olacak gibi görünüyor şimdiden:)) Sanırım anneanne ve babaannesine çekti özellikle temizlik sevgisi konusunda:)
Hiç unutmuyorum daha yeni konuşmaya başlamıştı. Babaannesinin evinde merdivenlerin girişinde yüksekte bir ufak pencere var. Orada lekeler gördü bizim cadı. Tuturdu mu bu cam pis, hemen silin diye. Resmen inat ama. Silmiyorlar diye ağlayacak neredeyse. Neyse en sonunda dedesi bir merdiven buldu ve çıkıp camı sildi. Bizimki de rahata erdi:))) Böyle titiz ve dikkatliyiz yani. Aman bir yerde toz görmesin anında sizi bağıra bağıra söyler ve sizi rezil eder:)))) Misafir olarak gideceklerimizin dikkatine....

Resimlerde de görüldüğü gibi benim uzun süredir mutfakta yanlız iş yapabilme imkanım yok. Anında yanımda bitiyor, oturma odasından sandalyeyi taşıyor ve "sana yardıma geldim annneee, ben büyüdüm artık" diyerek işe girişiyor:) Elimden bulaşık süngerini de kapıp herbiryerleri siliyor:)

29 Nisan 2008 Salı

Büyümüşte pozlar verirmiş birde:)






Nasıl bıcırık oluyor bazen benim cadım anlatamam. Fotoğraf makinası görmesin hemen poz durumuna geçiyoruz. Şirinlik abidesi oluyor o zamanlar. Birde tam tarif ettiğim gibi pozlar veriyor:) Mahsun mahsun bak diyorum bakıyor, gül diyorum gülüyor, yere bak diyorum bakıyor:) Tam bir bilmiş küçük fotomodel...

25 Mart 2008 Salı




Dünyanın En Büyük Zevki Anne olmakmış...

Anne olmadan gerçekten de bu duygunun nasıl birşey olduğu anlaşılmıyormuş. Hani herşeyde öyledir ya, başımıza gelmeden anlamayız. İşte bu da aynen böyle birşey; yani hayal edebiliyorsunuz; bebeğim olursa ne hissederim, onu ne kadar severim diye ama kesinlikle anne olduktan sonra hissettiklerini hissedemiyormuşsunuz. Ben bunu hamile olduğumu hissettiğim andan itibaren anladım. Ama hamilelikte hissedilenleri bile doğumdan sonraki duygularınızla karşılaştırınca hiçbirşeymiş onlar diyorsunuz. O bebeği gördüğünüz hele de kucağınıza aldığınız andan itibaren herşey değişiyor:) Kucağınızdaki o bebek sizin bütün hayatınız oluyor...

İşte ben de bu duyguları 9 Temmuz 2004'den beri yaşıyorum. Lara'mı gördüğüm o güzel günü asla ve asla unutmayacağım:)

İsteyen herkese anneliği tavsiye ederim:)

22 Mart 2008 Cumartesi

Sonunda.....:)

Bugün yaparım yarın yaparım derken, günler gelip geçti veee yıl 2008 oldu bile:))
Hani insanın üzerine bir rehavet gelir, beceriksizlik diz boyu olur işte benimki de öyle birşeydi sanırım. Blog oluşturmayı çok istememe rağmen birkaç denemem başarısızla sonuçlandı. "Yok artık" diyebilirsiniz ama gerçekten öyle. Tam başlayacağım bloga ne isim versem diye düşünüyordum, biraz düşündükten sonra aklıma gelen isimleri de bulamayıp "Amannnnn blogum da olmayı versin" deyip olaydan uzaklaşmıştım. Yani başarısızla sonuçlandı deyince "Bigisayar Öğretmenliği yapan bir kişi de bunu yapamazsa...." diyebilir bazılarınız, yani beni tanıyanlar:) Aman haaa, yanlışlık olmasın, olay beceriksizlik değil, üşengeçlik sadece:)) Balık burcu tembelliğimi bilenler anlayacaktır zaten beni:)

Neyse sonuç itibariyle bir dakika içinde karar verip blogu oluşturdum işte şimdi. Demekki neymiş "İsteyince oluyormuş". Eeeee meşhur Sır "The Secret" kitabının da anlattığı bu değilmi zaten...:)

Blog olayının ilk başladığı ve çok popüler olduğu dönemlerde açıkcası hiç cazip gelmemişti olay bana. Bende de işte böyle bir gariplik var. Bir olay çok popülerse bana cazip gelmiyor, olayın etkisi azalıp rüzgarı dinince benim vaktim geliyor ve "tam zamanıdır" deyip olaya giriyorum:) Facebook'da da aynısının olduğunu bizzat bildiririm. Orada da millet almış başını gitmiş ben hala olayı çözmeye çalışıyorum:))

Yani olay şudur ki benim de artık blogum var:) İçinde ağırlıklı olarak; tabiiki hayatımın en büyük aşkı kızımla ilgili şeyler olacak. Çünkü 3.5 senedir onsuz bir konuşma, onsuz bir yazı, onsuz bir hayat düşünemiyorum... Eeee tabiii arada sırada benden de birkaç konu başlığı da olacaktır. Hayatımdan, işimden, yaptıklarımdan az çok bişeylerle karşılaşabilirsiniz bu sayfalar arasında...