29 Temmuz 2008 Salı

Kediler ve Lara Su:)


İşte bizim evin ayrılmaz üçlüsü:))))

Gerçi pek üçlü olamıyorlar çünkü Fıstık pek fazla Lara ile içli dışlı olmayı sevmiyor:) eeee haklı kız şimdi bişey diyemiyorum. Fıstık kızım zaten sadece benim kucağıma gelir. Ama Fındık oğlumuz Lara ona ne yaparsa yapsın peşinden ayrılmıyor:))) Sürekli ayaklarının dibine gelip yatıyor. Lara da onun üstüne yatıyor tabiiki. Arada kuyruktan çekiliyor, pat diye kucaklanmaya çalışıyor ama Fındık ısrarla Lara'ya sürünüp duruyor:)))

Şimdi yeni marifetimiz, kendi yatak odasından yada bizim yatak odamızdam kedilerin balkonuna açılan pencereleri açıp, kedilerin en çok sevdiği pencere önüne çıkıp, pencereyi de kapatıp o daracık yerde onlarla oturmak:)) Durum aynen resimlerde görüldüğü gibi yani:))

Sonunda Oyuncak Dolabı Aldık:)


Yani ne zamandır istiyordum şu olayı. Ancak kısmet olabildi almak:) Taaa geçen ağustosta Ankaraya Pınarcığımızın evine gittiğimizde Arduşun odasında duruşuyla, işleviyle çok hoşuma gitmişti bu alet:) Ama ne çareki bir türlü İkea'ya gidip almak kısmet olmamıştı. Neyse sonunda tüm şartlar tamamlandı kardeşim kandırıldı(arabasıyla taşıttıracağız ya dolabı:) ) vee bir cumartesi iş çıkışı İkea'ya gidildi. Çok hızlı bir İkea turundan sonra, asabi kardeşim yüzünden hiçbirşeye bakamadan, sadece dolabımıza odaklanarak alışverişimizi yaptık. Öyle güzel şeyler varki, hiçbir şeye bakmayacağız dememize rahmen sadece turlamak bile 1 saatimizi aldı.

Turlama sonucunda alacağımız ürünün kodlarını alıp indik depo bölümüne, amaninnn ne ağırmış paketi. İskelet kısmını bulduktan sonra asıl sorun oyuncakların içine konulacağı renkli plastik çekmeceleri bulmak oldu. Beyaz, yeşil, pembe renklerinden bol miktarda vardı fakat mavi renkte istediğimiz boyutlarda plastiklerden yoktuuuu. Uzunca bir süre arayıp sinir olduktan sonra 2 küçük mavi ile idare etme kararı alıp kasaya yöneldik. Bu aşamada devreye sevgili öğrencim Canan girdi. O gün izinli olmasına rağmen yine de ne yaptı etti ve ürünleri indirimli almamı sağladı. Sağolsun valla.

Neyse eve geldik, babamızı aradık ama o gece geç geleceği tuttu işte. Benim de beklemem mümkün değil. Bir heves açtık kutuyu Lara ile ve kurmaya başladık. Lara çok eğlendi ama ben çok yoruldum vidaları iyice yerlerine oturtup sıkıncaya kadar:) Ama değdi ve eserimiz ortaya çıktı. Tabi tek başımıza Lara'nın odasına taşıyamadık. Böylece salonun ortasında bir oyuncak toplama ünitemiz oldu:)))

Sonraki hafta sonu da Laranın odasını yerleştirdik, yatağını büyüttük, yerini değiştirdik. Oyuncak toplama ünitesini de yerleştirince Lara pek beğendi. Artık burada oynayabilirim dedi:)) İNŞALLAHHHH bakalım:)

18 Temmuz 2008 Cuma

SPOR ZAMANI!!! :)

SPOR ZAMANI.... Rahatsız etmeyelim LÜTFENNN...

Küçük halamızın spor aletleri Lara Su ve Burak'ın favori oyuncakları tabiiki:) Salona ne zaman geçsek hemen bisikletin tepesinde ikisi de. Minick boylarına rağmen o sert pedalleri nasıl çeviriyorlar anlatamam:) Bazen bisiklet tepesinde çalışıyorlar, bazen step yapıyorlar, bazen deağırlık kaldırıyorlar:))) Çok yoğun çalışıyorlar yanii. Eeee zaman böyle, erkenden başlayalım spora. Vücutlarımız güzel ve sağlıklı olsun:))

Dedelerde Doğumgünü 2. Kutlaması! (13.07.2008)




Dedem, babaannem, halalarım ve Burak olmadan bu yaş günü bitmez:)))


Okuldaki 4. yaşgünü kutlamamızdan sonra pazar gününü dört gözle bekledik. Çünkü 3 senedir doğum gününü kutlarken dedelerinin yanında olmasına alışmıştı Lara. Doğal olarakta bu sene okulda kutlayınca bir boşluk hissetti. Hatta okuldaki doğum günü sırasında bile "Babaannem, dedem gelmeyecek mi?" diye sordu.

Biz de bu durumda hafta sonu için 2. bir doğum günü planı yaptık tabiiki.

Cumartesi iş çıkışı dedelerdeydik. Hemen hala oglu Burakla oyuna girişti bizimki. O kadar güzel anlaşıyorlarki, hani kan çeker dedikleri bu olsa gerek:))

Akşam yemeğinden sonra yarın için hazırlıklara başlamıştım bile ben. Şeftalili, jöleli pasta yapacaktım. Tüm malzemeleri de alıp getirmiştim. Kolay bir tarif olduğu için de rahatlıkla yaptım. Büyük halamız o gece düğüne davetli olduğu için Burak o gece orada kaldı. Gece yatarken halimizi görmeliydiniz:) Babamız terasta çok güzel bir esinti ile yatmayı tercih etti. Lara, Burak ve babaannemiz büyük yatakta yan yana dizilip yattılar, ben de küçük odada tek başıma yattım. Gece yarısı bir ara Lara Su yanıma geldi yattı. Ama kaçtı filan hiç bilmiyorum. Babaannesi yanlarından kalktığını bile hissetmemiş:)))


Pazar günü güzel bir teras kahvaltısı yaptık, öğleden sonra da çocukları giydirip pastamızı da hazırlayıp güzel bir kutlama yaptık:) Amaç zaten pastanın mumlarını üflemekti:))) Birkac kez mumları yakarak bol bol söndürdük:))) Sonra da pastamızı yedik. Herkes çok beğendi bu arada pastayı belirteyim yanii:)))

11 Temmuz 2008 Cuma

Bebeğim 4 Yaşında....




4. YAŞGÜNÜMÜZ...

Zaman gercekten inanılmaz hızla geçiyor. Daha dün gibi gözümün önünde Lara'mın doğduğu an. Hele de hemşire bebeğimi giydirmeye odaya götürürken bana uzatıp öpmemi istedi ya o anı hiç unutamıyorum. Dudaklarım onun yumuşacık yanaklarına ilk kez o an değmişti. İnanılmazdı.

İşte o muhteşem günden beri tam 4 sene geçti. 9 Temmuz 2008 sabahı tam doğuma girdiğim saatte uyandım. saat 6:15 idi. Saate bakınca çok şaşırdım. Sonra döndüm yanımda yatan o dünya tatlısı minik şirin şeye baktım. Doğduğu gün ki surat ifadesi, dudak şekli hala aynıydı. Kızım büyüyor ama o şirin bebeksi suratı hiç değişmiyor.:)

O gün için tüm planlar hazırdı, sabah işe gittim, işlerimi saat 16 da çıkacak şekilde ayarladım. Pasta siparişimizi 1 gece önceden halletmiştim zaten. Bu sene bir ilki yaşayacaktı çünkü sorun çıkmasını istemiyordum. İlk kez anaokulumuzda kutlama yapacaktık. Lara da günlerdir söyleyip duruyordu zaten. Saat 16:10 gibi büyük bir telaş ve panik içinde işten çıktım. Babamız da pastamızı ve pillerini şarj edemediği fotoğraf makinasını alıp okula doğru yürürken tam sokağın köşesinde karşılaştık. Pilleri şarj edemediğini duyunca benim bütün cinler tepeme geldi tabii. Neyse birkaç pil alıp hemen okula gittik. Çocuklar salonda minik masalarınının etrafına toplanmışlar bizi bekliyorlardı. Yüzleri boyanmış pek bi şeker olmuştu hepsi. Masanın en başında da doğum günü çoçuğu Lara'm....

Öğretmenimiz hemen pastayı hazırlayıp masaya getirdi. Lara'm mumları üfledi, pasta dağıtımı yapıldı. Ammmmaaa yemeden önce duayı Lara'm yaptı. Öyle şekerdi ki anlatamam. Sonra pastalar, kurabiyeler yendi, meyve suları içildi veeee hediye faslına geldi sıra. Bütün çocuklar sırayla minik minik hediyeler verdiler Lara'ya. Sonra Lara'yı ortaya alıp dans ettirdiler. Sonra biraz çizgi film ve boyama yaptılar.

Günün heyecanındanmıdır nedir bilinmez saat 18'de Lara eve gidelim uykum geldi demeye başladı. Bizde doğruca eve gittik. Evde bütün hediyeleri yere dizip inceledi oynadı, kitapları boyadı, okudu...

Gerçekten çok güzel bir doğumgünü geçirdik yani.
NİCE YILLARA BEBEĞİM...

9 Temmuz 2008 Çarşamba

Anaokulunda ilk gösterimiz:)




Kuzucuğum büyüdü de anaokuluna başladı, bir de üstüne üstlük anaokulunda gösterilere katıldı:)
13 Haziran 2008 Cuma günü okulumuzun bahçesinde yaza merhaba partimiz vardı. Genelde dışarıda bir yerde yaparlarmış her sene ama bu sene daha sıcak bir ortam olsun diye okul bahçesinde yapmaya karar vermişler. Gerçektende iyi etmişler. Bahçe zaten çok güzel. bir de güzel çardak şeklinde sahne yapmışlar:)
O gün işten nasıl çıktım, saat 19:00 da nasıl yetiştim oraya bilmiyorum valla:) Öyle bir koşuşturmaca sonunda tören yeni başlamışken yetiştim. Eşim benden önce gidip yerini almış ve çekimlere başlamış bile. Yerlere minderler koymuşlar ben de hemen uygun bir mindere kıvrıldım:) Öğretmenleri sırayla çocukları anons etmeye başladı. Bekliyoruz bekliyoruz bizimki yok. Çocukları da göremiyoruz içeride hazırlamışlar, sırayla çıkartıyorlar sahneye.
Neyse sonunda boncuk gözlümü anons ettiler hem de şiir okuyacak dediler. Bizimki çıktı sahneye ve Atatürk şiiri okudu, babasıyla biz şokta. Çünkü evde kesinlikle bize belli etmedi şiir ezberlediğini. Resmen süpriz yaptı yani:)
Sonra da arkadaşlarıyla beraber vals gösterisi için sahneye geldiler. Çok tatlıydılar hepsi yaa. Nasıl özendim hepsinin öğretmeni ben olayım diye:)

İşte ilk gösterimiz böyle geçti. Ben çok heyecanlandım açıkcası. Ağlamamak için de zor tuttum kendimi.